Dünya yavaş yavaş yeniden açıldıkça, karantina önlemleri hafifletirken, herkes yeni gerçeklere adapte oluyor. Yaşamlarımıza sert ayarlamalar uygulayan koronavirüs, algılarımızı ve önceliklerimizi değiştirerek yeni bir “normal” ortaya koydu. Çevremizi sorgulamaya ve değerlendirmeye yönelmiş olarak, sürekli olarak bilinmeyen bir geleceğe tepki veriyoruz.
Emlak, imar ve mimari alanla ilgili herkes en sıradan konuşmalarında bile mevcut eğilimleri araştırmayı geleceği tahmin etmeyi ve anlamaya çalışıyor. Makale, mesleğin, firmaların ve bireylerin, emlak ve mimari sahnede neler olduğunu ortaya koymayı amaçlıyor.
Geleceği öngöremesek de, mevcut duruma ve ilk yanıtlarımıza dayanan mantıksal cevaplar oluşturabiliriz. Salgın ile berbaver tüm profesyoneller gibi dünyanın dört bir yanındaki emlak uzmanları, mimarlar, mühendisler koronavirüs ile mücadelede kullanmak için bilgilerini ortaya koydular ve bir süre daha ilk ilgi alanları olacak bu konu ile ilgili yenilikçi çözümler yaratmaya başlamışlardır. Bazıları tem teşekküllü bir tesis tasarlarken diğerleri şehrin bütününü yeniden düşünüyor. Sonuçta tüm profesyoneller bu şartlardan mesleklerinin nasıl etkileneceğini ve gelişebileceğini gelecekteki projelerin odağını ve şehirlere bunların nasıl uyarlanabileceğini üzerinde duruyorlar.
Disiplinler Arası Yaklaşımlar: Salgının bize öğrettiği bir şey, tek başına imar ve mimarlığın dünyayı kendi başına kurtaramayacağıdır. İmar sektörü devam ettikçe, çevreye olan yaklaşımımız artık daha farklı olacaktır. Aslında, bu acil küresel meseleden önce zaten çevre ve şehir ilişkisini daha etkin bir şekilde ele almak için yeni uzman görüşleri bir araya getiren disiplinler arası yaklaşımlar hali hazırda oluşturulmaktaydı. Şimdi bu bir zorunluluk oldu. Artık dünya çapındaki “ortak” zorlukları beraber ele almak için halk sağlığı, tıp, ulaşım, çevre psikolojisi, biyoçevre ve hatta tarım kavramları bir araya getirilecek.
Gelecek Projeler: Acil mimari ve kriz mimarisi, dünya değiştikçe merkezde yer almaya başlayacak konulardır. Genelde bir savaşla ilgili yerinden edilmelere ve toplanma kamplarına yönelik olan bu temalar, yakın gelecekte hastalıkların ve doğal olayların olumsuz sonuçlarının azaltılmasına daha fazla odaklanacaktır. Sürdürülebilirlik, her yaklaşımın ayrılmaz bir parçası olarak statüsünü daha da pekiştirecek ve projeler kendi kendine yeterli hale gelecektir. Diğer yandan, hızlı tepki veren yapılar kurmaya çalışırken az kullanılan mevcut alanları dönüştürülüyor. Uyarlanabilir yeniden kullanım yaklaşımları, hızlı müdahaleye olanak tanıyan acil durum yanıtları hayati önem kazanmaktadır. En etkili sürdürülebilirlik biçimi olarak kabul edilen bu alan, dünya ekonomisi acı çektiği için daha da gelişecektir.
Ev Kavramını Yeniden Düşünmek: Pandeminin farklı aşamalarında ilerlerken, tekrar kişisel alanlarımıza odaklanacağız. Aslında, yeni konfigürasyonlar ve yeni planlar ortaya çıkmaya başlıyor. Evlerimizin kalitesi ve konforu listenin başında olacak. Evlerimizle sınırlanmışken, “yeni normal” ile birlikte gereksinimlerimizi ve ihtiyaçlarımızı yeniden düşünüyoruz. Evimize ait yeşil alanlardan ve bahçelerden, gösterişli çatılardan, doğal ışıktan ve havalandırmadan, balkonlardan ve teraslardan, minimal ve sağlıklı iç ortamlardan, geçişli ve hijyen ve filtrelenmiş girişler oluşturmak gibi bir çok farklı konu artık ilgi sahamızda.
Yeni Parametreler: Sağlık odaklı yaklaşımlar yeni standartları belirleyecektir. Tasarım ve malzeme mevcut duruma göre yeniden düşünülerek yeni yaşam biçimleri üretilecek. Modüler tasarım, prefabrike elemanlar, esnek bölümler ve hafif yapılar kavramları büyümeye devam ederken, mimarlar sosyal mesafe önlemlerini dikkate alınarak yeni konfigürasyonlar planlamaya başlayacaklar. Yüzeyler hastalıkların çoğalmasını önleyen malzemelerle kaplanacak ve tasarım bulaşma risklerini ortadan kaldırmaya yönelik olacaktır.
Uyarlanabilir Şehir
Hastalık iletimin de merkez üssü olan şehirler, koronavirüs tarafından en sert şekilde vuruldu. Şehir yöneticileri ve planlayıcıları sistemlerini yeniden sorgulayarak, yeni gerçeklere adapte oluyorlar, yenilikler yapıyor, yaratıyor ve deneyler yapıyorlar.
Kamusal Alanlar: Popüler kamusal alanlar her zaman en ilgi çekici ve en kalabalık olsa da, pandemi bize paylaşımın katı sosyal mesafe ölçütleri altında da mümkün olabileceğini öğretti. Bu kişisel alan normları her geçen gün gelişmeye devam ettikçe, kamusal alanlar fiziksel katılım açısından daha esnek hale gelecek. Yeni düşünülen projeler insanları artık daha geniş alanlarda dağıtıyor ve paralel yolculuklar üretiyor. Doğal unsurlar, güvenli alanları vurgulamak ve kişisel yasak alanlarını işaretlemek için tampon bölgeler oluşturmak için kullanılıyor. Örneğin, mimarlar ve planlayıcılar, inşa edenlere Fransız barok bahçelerini ve Japon Zen bahçelerinden esinlenerek sosyal mesafeyi ve kısa süreli yalnızlığı teşvik eden bir açık alanları önermeye başladılar.
Yoğunluk: Bir süredir kentsel tasarımcılar ve politika yapıcılar, yıkıcı kentsel yayılmalara güvenmek yerine, şehri genişletmek için sürdürülebilir bir süreç olarak diğer karasal alanlara doğru yoğunlaşmayı savunuyorlar. Salgın kalabalık şehirlere isabet ederken, tüm kentsel stratejiler yeniden sorgulanıyor. Yoğunluk mimarisi iklim değişikliğiyle mücadele için iyi bir ekolojik prensiptir. Ve altyapı kaynaklarından da tasarruf edildiği için gelecekteki pandemileri önlemek veya engellemek için de ihtiyacımız olacaktır. Yoğunluk için farklı fiziksel mimari formlar bulmak gerekecek. Hem sosyal mesafe korunurken, hem insanların iletişim kurmasına izin verecek, komşularını görebilecek ve sokak yaşamından geçici olarak soyutlandıklarında dahi hızlı bir şekilde yeniden onları sokağa katılabilecek alternatifler neler olabilir?
Ulaşım / Hareketlilik: Bu salgın sırasında karşılaşılan en büyük zorluklardan biri ulaşımdır. Yüksek insan yoğunluğuyla, bu kamu ulaşımı ağları yeni sosyal mesafe normlarına uymuyor. Aslında, dünyadaki birçok şehir zaten trafik şeritlerini yaya yollarıyla değiştirerek alternatif bir gelecek planlıyor. Hem sosyal mesafeyi sağlamak ve hem arabalara ve toplu taşıma araçlarına olan güveni azaltmak için vatandaşlarını yürümeye ve bisiklete binmeye teşvik ediyor. Daha az kirlilik ve daha fazla fiziksel hareketle şehirler sakinlerini hastalıklarla mücadelede çok daha sağlıklı bir yaşam tarzı geliştirmeye zorluyorlar. Paris'te Belediye Başkanı Anne Hidalgo, şehrin kalbinden banliyölere yeni, tamamen korunan bisiklet şeritleri getirerek kirlilik ve tıkanıklık önleme önlemlerini koruma planlarını açıkladı. Ayrıca, Milano'da Strade Aperte planı veya “Açık sokaklar” planı ile yaz boyunca 35 km'lik yollar yeniden tasarlanacak ve onları insan dostu sokaklara dönüştürecekler.
Ekonomi: Sokakları insanlara açmak, işletmeleri de açmak anlamına geliyor. Ekonomi koronavirüs pandemisi ile vurulurken, şehirler daha fazla ekonomik zararı önlemek ve işletme sahiplerinin adım atmasına yardımcı olmak için yaratıcılıklarını harekete geçiriyor. Aslında, Litvanya'nın başkenti Vilnius, bar ve restoran sahiplerini desteklemek ve fiziksel mesafelere ve güvenlik önlemlerine uyulmasını garanti etmek için masalarını halka açık alanlara ücretsiz olarak koymalarına izin verdi. Çek Cumhuriyeti'nde HUA HUA Architects, dışarıda yemek yemeyi düzenleyerek ve gerekli sosyal mesafe önlemlerini sağlayarak durgun gastronomi işletmelerini uyandırmayı amaçlayan Gastro Güvenli Bölge programını hayata geçirdi. Son olarak, MASS Tasarım Grubu, koronavirüs pandemisine yanıt olarak, bu işletmelerin dünya sağlık tavsiyelerine göre güvenli ve canlı bir şekilde yeniden açılmasına yardımcı olmak için restoranlar için bir kılavuz yayınladı.
Bireyler
COVID-19'un etkisi gelişmeye devam ederken, yeni mezunlar ve genç profesyoneller için iş piyasasının değiştiği açıktır. Evet, hala yeni işler var, ancak firmalar maliyetleri düşürmeye ve mevcut rezervleri artırmaya çalışırken, son durgunluğun aksine pazar daha rekabetçi hale geldi. İmar üzerine mezunlar ve genç profesyoneller uygulanabilir eleştirel düşünceyi geliştirerek ve anlayarak yeni döneme adapte olabilirler. Bu düşünce geleneksel uygulamaların dışında kalsa bile, hangi yolların mevcut olduğunu keşfetmek için ilgi alanlarından ve diğer yeteneklerinden yararlanmalıdırlar.
Öğrenciler ve Yeni Mezunlar: Bir öğrencinin eğitiminde nerede olduğuna bağlı olarak, COVID-19'un etkisi farklı bir etkiye sahip olacaktır. Yeni öğrenciler, özellikle gelecek dört ya da beş yıl içinde ekonomik iyileşme olasılığı yüksek olduğundan uzun vadeye odaklanmalıdır. Daha fazla okul çevrimiçi öğrenmeye geçtikçe, eğitimin nasıl verildiğini de şekillendirecek ve öğrencilerin yeni öğrenme yöntemlerine uyum sağlamaları gerekecektir. Son mezunlar için, çeşitli yetenek ve beceriler sergileyen güçlü bir portföye sahip olmak önemlidir. Bunlar, imar ve mimari dışındaki alanlara da uygulanabilir. Okula özgü danışmanlar, sosyal yardımlar ve kariyer yöneticilerinin yanı sıra portföyünüzü geliştirmek için ücretsiz kaynaklar ve kılavuzlardan yararlanın.
Bursları ve yarışmaları araştırmak için zaman ayırın, iş imkanlarını kontrol edin, alternatif iş deneyimlerini göz önünde bulundurun.
Genç Profesyoneller: Emlak ve imar sektöründeki genç profesyoneller mevcut iş piyasasında belirli zorluklarla karşı karşıyalar.
Genç profesyoneller firma yöneticileri ile açık iletişimi sürdürmeli, uygun olan yerlerde staj çalışmalarına devam etmeli ve mevcut ofislere fayda sağlamak veya iş potansiyellerini arttırmak için yeni yollar bulmalıdır.